YAŞAMIN KIYISINDA MATHİLDA 

Yarı uyur yarı uyanık geziniyordu dört duvar arasında Mathilda. Bir yandan gözlerini ovuşturuyor bir yandan da uyanmak istemiyordu. Sonuna kadar çekmiş siyah perdelerini, saklanmak istermişcesine açmıyordu. Oda karanlık, Mathilda düşünceli... Kafasında dönüp duran düşüncelerin somut haliydi. Bir o yana bir bu yana gidip duruyordu. İçmesi gereken ilaçları içmiyordu. Sürekli aynı kelimeleri tekrarladığının farkında bile değildi. '' Akşam saat on, güzelmişim, onunmuşum, sokaklar arası koşturmaca, saat onu çeyrek geçe, yorgun düşen bacaklarım, duyulmayan çığlıklarım, gözümün önünden geçen hayatım, ellerinin arasındaki saçlarım, serzenişlerim... '' Bir kez daha dökülüverdi ağzından sırasını dahi bozmadığı kelimeler. Mutfağa koştu aniden. Bir içimde bitirdi bir bardak suyu. Tam içeri gidecekti ki yüzüne vuran gün ışığını farketti. Korktu, kapattı perdesini. İçeri geçtiğinde aynanın üzerindeki not gözüne çarptı. '' Yaşamak... Ne güzel şey yaşamak. Bugün kendine bir iyilik yap ve gülümse. '' Garip bir sessizliğin içinde donakaldı notun karşısında. Oysa yüzünde güller açardı Mathilda'nın. Tırnaklarının izini avucuna geçirene kadar sıktı yumruğunu. Kelimeler boğazında düğümlenene kadar sustu Mathilda. Tüm gün koşturmuşcasına hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. Sağ elini götürdü sol yanına. '' İçimde kopan fırtınaların, acı haykırışlarımın adresiymiş burası. Şimdi hissediyorum ölü bedenimin içindeki tek varoluş mücadelesini. '' Çökmüş yüzüne bir kez daha baktı aynada. Saçlarında gezdirirken ellerini bir yabancınınmış gibi çekti hemen. Aynada okuduğu not avuçlarının arasında parçalara ayrıldı. Titreyen ellerini çekmecesine uzatıp makası aldı. Dilinin ucundaki aynı kelimeleri tekrar etti ayna karşısında. '' Akşam saat on, güzelmişim, onunmuşum, sokaklar arası koşturmaca, saat onu çeyrek geçe, yorgun düşen bacaklarım, duyulmayan çığlıklarım, gözümün önünden geçen hayatım, ellerinin arasındaki saçlarım, serzenişlerim... '' Omzundaki yükü hafifletmek ister gibi kesti saçlarını omzuna kadar. Avuçlarındaki not gibi aynayı da parçalara ayırdı Mathilda. Parçalara ayrılmış iç dünyasını yansıtan, gerçeklik kavramıydı aynası. Tecavüze uğradığında daha on yedisindeydi Mathilda. Küçük yüreğine sığdıramadığı acılarla değil on yedi, nicesini hissediyordu. Yorgun düşmüştü. Kanepenin yanındaki hiç içmediği ilaçlarını bir hamlede içivermişti Mathilda. Yarı uyur yarı uyanık uzandı kanepesine. İçine hapsolmuş çığlıkların eşliğinde uykuya daldı. Sonrası mı ? Sonrası, bir daha da uyanmadı Mathilda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Koşullu Bakış Açımız

Feride Hanım