KAVİN : '' ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ ''

     '' Gün doğmuştu ufuktan. Papatyaların arasında parlayan bir çocuk vardı. Öylesine mutlu, öylesine güzeldi kaderinden bi:haber... Hiç yorulmaksızın devam ediyordu doğayla olan dansına. Bir ahenk yakalamış koşturuyordu. Gülen yüzü hiç solmuyordu koparılan papatyaların aksine. Bir ses yükseldi papatyaların ardında '' Kavin '' diye. Panikledi Kavin aniden. Dokunmaya kıyamadığı papatyaları, eze eze geçti üzerlerinden. Babasıydı onu bu denli haykırışlar içerisinde çağıran. Yanına vardığında soluk soluğa kalmıştı Kavin. Arkasına dönüp baktığında, o çok sevdiği papatyalardan özür dilermişcesine bir yaş aktı gözlerinden. Paşalar gibi yatıp kalkan  babasına bir sofra kuruverdi. Tam dışarı adımını atmıştı ki bir ses işitti arkasından '' İyi öğren Kavin ev işlerini,  beni kocana mahçup etme '' Çok aldırış etmeden boya kalemlerini aldı ve rengarenk dünyasının renklerini dökmeye başladı Kavin. Çok uzun sürmedi renklerin cümbüşü. Tekrar papatyaların arasında buldu kendini. Süzülürken çiçeklerin arasında okuldan dönen arkadaşlarını gördü. Bir hışımla yanlarına gitti. Meraklı bakışlarla, kekeleyerek sordu Kavin : '' Masmavi gökyüzünün altında süzülen papatyaları, sokaklarda yüzlerine yerleşen  kocaman tebessümleriyle oynayan çocukları ya da beni beyaz önlüğümle okula gelirken çizdiniz mi ? '' Hepsinin kelimeleri tükenmişti yine Kavin’ in karşısında. Cevap alamayan Kavin, hızlı adımlarla evin yolunu tuttu. Dikildi babasının karşısına ve tek bir cümle çıktı ağzından '' Baba beni okula gönder '' Sonunda yiyeceği tokatla yere düşeceğini bile bile dile getirmişti bu hayattaki dileğini. Ressam olmak istiyordu Kavin. Tüm çocukların mutlu olduğu, barışın hakim olduğu, cinsiyet, ırk, din, dil demeden herkesin insanlığı önemsediği bir dünya çizmek istiyordu. Kendisinden utanan babasından utanıyordu Kavin. Tüm suçu kız olmaktı. Tüm suçu babasının, hatalarıyla bile gurur duyacağı bir erkek evlat olamamaktı. Bütün yanlışlarına rağmen '' aslan oğlum benim, erkektir yapar '' dedirtemediği içindi babasının yok sayışları Kavin’ i. Okutmayacaktı, göndermeyecekti okula. ''Evinin kadını olacaksın'' dedi çocuk yaşına rağmen Kavin’e. Siyah perdeler indi gözlerinin önüne. Tüm papatyalar solmuş, mavi gökyüzü siyaha bulanmıştı birdenbire. Değersiz birkaç kağıt parçası uğruna başka bir elin olmuştu Kavin. Küçük bedenine sığdıramadığı, büyük bir hüzün kapladı her zerresini. Çocuk gelin olmuştu Kavin''  diyerek aktardı yaşadıklarını ünlü ressam Kavin Yılmaz. '' Ama bir kaçışın yolunu bulmuştu Kavin. Okudu, çizmeye devam etti. Acılarını döktü kağıtlara Kavin. Çocuktan gelin olmaz, çocuk çiçek olur, çocuk hayallerini süsleyen prenses olur, çocuk büyür idealist olur, çocuk yeri gelir karanlığı aydınlatan ışık olur ama çocuktan gelin olmaz ''  diye ekledi ünlü ressam. Hikayesini anlatırken Kavin, elindeki papatyanın son yaprağına geldi. '' Seviyor çıktı, Kavin hikayesini seviyor çıktı çünkü Kavin’ i Kavin yapan geçmişiydi işte '' dedi gözünden süzülen yaşlarla. İsmi gibi onu güçlü kadın yapan hayatının ta kendisiydi. Elindeki kalemi sakın bırakma Kavin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Koşullu Bakış Açımız

Feride Hanım